17 Temmuz 2016 Pazar

UTANÇ

16.7.16
Ne diyeyim? Kendi askerini acımasızca linç eden, daha 20 yaşındaki gencecik emir erini kemerle döven vatanseverleri ne diyeyim de anlatayım arkadaşım? Nasıl anlatayım? Utanıyorum... Aynı ırkı, aynı dili paylaştığım insanlardan utanıyorum. Zira aynı dini paylaşıyor olamayız çünkü benim dinimde zulmün yeri yok!
Biz insanlar dünyanın en vahşi hayvanlarıyız. Bazılarımızın beyni bazılarımızın vicdanı bazılarımızın cesareti yok!
Darbecileri de omzuna Türk bayrağı asıp askerimi öldüreni de istemiyorum!
Bu ülke bugünü unutmayacak. Bu ülke Tijen Karaş'ın yüzünü, sesini unutmayacak... Bu ülke yüzü kanlar içinde olup bitenden haberi olmadığını söylemeye çalışan askerleri unutmayacak... Bu ülke askeri döverken zevk alan kansızları unutmayacak...
Asker de bizim polis de bizim!
Zor günler atlatıyoruz. Çok zor günler.





12 Temmuz 2016 Salı

GÜLÜNÜN SOLDUĞU AKŞAM - ERDAL ÖZ



İlk yorumu siyasi bir bir kitap hakkında yapıp yapmamak konusunda oldukça kararsız kaldım. Fakat bu kitabı yayınlamamak büyük haksızlık olurdu... Yaklaşık iki yıldır en sevdiğim kitap sorulduğunda "Gülünün Solduğu Akşam" çıkıverir ağzımdan. Kitaplığımda ne zaman gözüme ilişse içim burkulur hep... 
Deniz Gezmiş' in isteği üzerine yazılan bu kitabı okurken nefesi kesiliyor insanın,  nasıl ve neden soruları günlerce beyninde dolanıp duruyor, etkisinden bir çırpıda kurtulmak kesinlikle mümkün değil. İlk sayfadan itibaren boğazın düğüm düğüm oluyor yaşananlara inanamıyorsun. Bir de bunları yaşayanlardan birebir öğrenmek ağır geliyor... Denizlerin idamı gözlerinin önünde canlanıyor ve bunu günlerce belleğinden silinmiyor. Bir kitap bir insanı anca bu kadar etkileyebilirdi...
Herkes ne zaman ölür
elbet gülünün solduğu akşam.
  TURGUT UYAR
"12 Mart' ı gerçekleştiren güçlerin başarılı ya da başarısız sorumluları, aradan bunca yıl geçtikten sonra, birbirlerini suçlayan, kendilerini aklatmaya çalışan ilginç açıklamalarda bulundular. Hiçbir açıklamada, nedense bu genç insanların adı bile geçmedi. Sanki hiç görmemişler, hiç tanımamışlar bu çocukları; asker-sivil bir yönetimin başarısız girişimcileri bu çocukların sırtını hiç sıvazlamamışlar sanki. 
Okuyunca görülecektir: bu çocukların bana gizlice anlattıklarında az da olsa ipuçları vardır.
Anı, belge karışımı bu anlatıyı bir roman gibi de okuyabilirsiniz; yeter ki sizde bırakacağı hüzün kalıcı, onarıcı olsun.
Sanırım hüzün, gerçek acıların izdüşümüdür.” ERDAL ÖZ